T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BURSA / YILDIRIM - Nuri Nihat Aslanoba Anadolu Lisesi

Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Yazma Çalışmaları - ANILARIN ACI İZLERİ -

12.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi 2.ünitesinin yazma çalışması kapsamında, 12/K sınıfından GAMZE B. adlı  öğrencimizin yazdığı hikayeyi sizlerle paylaşıyoruz. Kalemine sağlık GAMZE.

ANILARIN ACI İZLERİ

Otobüsteyim. Gidiyorum nereye olduğunu bilmeden. İçimde ne olduğunu bilmediğim bir duygu. Bu belki bir huzursuzluk, belki hüzün, belki tedirginlik ya da hepsi. İçimde bir acı var ki hepsiyle bir bütün. Yüreğimi parçalıyor, kasıp kavuruyor adeta beni. Düşüncelerim karmaşık. Neyi düşünsem olduramıyorum. Oldurmaya çalıştıklarımla yeni düşünceler ekleniyor ve ben o denizde boğuluyorum. Çırpınıyorum fakat kurtulamıyorum. Elimde bir uçak bileti var. Yarın saat 9'da uçağa binip bilmediğim bir yere, bilinmeyene gitmek istiyorum. Acılarımdan kurtulmak istiyorum. Bu kararı kendim verdim aslında ama içimdeki burukluğa engel olamıyorum. Doğup büyüdüğüm bu yerden uzaklaşmak, anılarımı arkama bile bakmadan terk etmek tedirgin ediyor beni. Yol boyunca düşündüm her şeyi. Düşündükçe ruhum bedenime sığmadı. İndim otobüsten aniden. Yürüyorum şimdi o her yerini ezbere bildiğim ama bir daha yürüyemeyeceğim sokaklarda. Aylardan şubat ve saat gecenin koyu dakikaları. Hava buz gibi. Fakat gram üşümüyorum. Üstüme kar yağıyor lapa lapa. Ama bu da umurumda değil. Sadece yürüyorum içimdeki yangının bu soğuk havada söneceğini umarak. Sokaklarda bir ya da iki insan. Ama benim için gözlerimin çok çok az gördüğü birer silüet. Düşüncelerim de bana eşlik ediyor. Onları silip atabilir ya da indiğim o otobüste bırakabilirim sanmıştım ama olmadı. Bir sokağa saptım ve yürümeye devam ettim. Bu sokaktaki bütün evlerin içinde bir ev vardı. Durdum önünde. Yıkık dökük harabe bir ev. Çocukluğumun geçtiği, kahkahalara, mutluluklara, acılara şahitlik eden yer. İstemsizce bir yaş düştü gözümden. Sonra yerine yenileri. Her şey gözümün önünde dün gibi. Sanki benimle birlikte yürüdüler sokağın başından buraya kadar. Evin dışı eski, yıkıldı yıkılacak ama anılar hala dimdik ayakta ve yepyeni. Bir süre izledim evi. Başta cesaretim yoktu fakat girmek istedim içeri. Son kez de olsa bakmak ve veda etmek istedim her şeye. Kapı çok zorlamadan açıldı. Bir adım attım içeriye. Sırtımdan, alnımdan soğuk terler akıyor, kalbim acıyla, hızla çarpıyordu. Neydi şimdi bu? Neyin korkusu ya da heyecanıydı? Yavaşça ilerledim bu düşünceyle. Her yer örümcek ağıyla, tozla dolu; eşyalar ise bir bez ile kapatılmış. Bir çerçeve gördüm komodinin üzerinde. Bizim resmimiz. Hepimiz çok mutluyuz, hep öyle kalacakmışız gibi bakıyoruz kameraya. O güne gittim biraz. Odamdaydım ben. Balığımla ilgileniyordum her şeyden habersiz. Annemin sesini duydum sonra. Bir aile fotoğrafı çektirecekmişiz ,hatıra kalacakmış öyle dedi. O günkü heyecanımı bile hatırlıyorum. Hemen dolaptan simli pembe bir etek, üstünde ar ı resmi olan beyaz bir bluz çıkardım ve giydim. Süslü bir kız çocuğuydum o zamanlar. İndim hemen aşağıya. Görünüşe göre her şey hazırdı. Bende yerleştim yanlarına. Bu ve bunun gibi bir sürü fotoğraf çıktı ortaya. O fotoğraftan sonra hiç mutlu olamadım. Son derli toplu, bir arada, aile olduğumuz günmüş. Bilemedim ben mutlu son karemiz olacağını. Gözyaşlarımı silip o acı gülümsemeyle diğer odalara da baktım. Bir tane oda vardı kilitli olan. Her yerde aradım ve buldum anahtarı. Açıp odaya girdim. Her yer darmadağınıktı. Yerde birtakım kıyafetler, fırlatılmış birkaç kağıt parçası. Eğilip baktım hepsine. Kağıt parçalarını karıştırırken bir mektup ilişti gözüme. Sararmış, toz içinde ve birkaç yeri silinmişti. Açıp okumaya başladım. Mektup annemin babama yazmış olduğu acı dolu bir yazıydı. Muhtemelen bizi bırakıp gitmeden önce yazılmıştı. Son kısmında veda ediyordu hepimize. Düşüncelerime bir yenisi daha eklendi. Sahi annem bizi neden bırakıp gitti? Neden bu halde olmamıza izin verdi? Daha fazla duramadım bu odada. Güçlükle oturduğum yerden kalktım. Duvarlara tutunarak buğulu gözlerle indim yavaşça merdivenlerden. Omuzlarıma yük binmişti sanki. Ayaklarımın beni taşıyamayacağı kadar ağır ve acı bir yük. Biraz daha durursam düşecek ve yükümün altında ezilecektim. Kapıdan çıkıp sokağa attım kendimi gözyaşları içinde. Nasıl bir acıydı bu tarifi zor ancak nefesimi kesmeye yetiyordu. Karar vermiştim gidecektim buradan. Daha fazla üzülmemek için gidecektim. Yeni bir hayat kuracaktım kendime. Derin bir nefes alarak ve hafiften yalpalayarak yürüdüm karanlığın içine...

GAMZE BURAN 12-K 861

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 21.11.2022 - Güncelleme: 21.11.2022 13:15 - Görüntülenme: 600
  Beğen | 4  kişi beğendi