HASTA ADAM

Toplumların varlığını sürdürmesindeki en önemli unsur olan dil, bugün popüler kültürün getirdikleri ile hasta bir adam gibi günden güne gücünü yitiriyor.

Toplumsal olayların, bu olayların getirdiği tecrübelerin yeni kavram ve kelimelerle dile katkı sağlaması beklenirken çağın yeni efendileri teknoloji ve sosyal medya hasta adamın var olan yetilerini de yitirmesine neden oluyor. Sanatın her alanında, zira resmin de dansın da müziğin de bir dili vardır, hammadde konumunda olan dilin bu yozlaşması en başta da edebiyatı etkiliyor.

Toplumsal değişimleri, bu dönemlere denk düşen edebi eserlerde sosyolojik ve psikolojik ayrıntılarla gözlemlemek mümkündür. Ancak bugünün edebiyatı, yozlaşan dille beraber ideolojik zenginliklerden de uzak kalıyor. Bu da edebiyatı bir sanat dalı olmaktan çıkarıp piyasaya dönüştürüyor.

Hayyam'ın rubailerindeki öğütler artık yok. Ahmet Haşim'in dilindeki estetik mevcut değil. Sabahattin Ali'nin topluma ayna tutan kahramanları tarihe karıştı. Edebiyatı, topluma yön veren bir pusula gibi kullanan Nazım Hikmet'in dizelerine de rastlanmıyor.

Çünkü çağın yeni efendileri bizlere fikirlerimizden, kelimelerimizden ve yaratıcılığımızdan tasarruf ettiriyor. Fakat bizlerin görevi çağın efendilerini değil, edebiyatın efendilerini ; Hayyam'ı, Haşim'i, Nazım'ı dinlemek olmalıdır. Bu elektronik yozlaşmayı yenmek dille, dili hasta yatağından kurtarmak da edebiyatla mümkündür.